Erenet.NET içerik; animasyon, oyun, telefon şakaları, çizgi film, komik yazılar
Erenet Erenet Erenet
Erenet Çizgi film izleyin Erenet
Erenet Erenet Erenet
Erenet Erenet Erenet Erenet
Erenet Ana Sayfa Erenet Flash Animasyonlar Erenet Flash Oyunlar Erenet Çizgi Filmler Erenet Fıkralar Erenet Komik Resimler Erenet Komik Filmler
Erenetoyun
Erenet.NET - Flash animasyonlar, telefon şakaları, çizgi film ve flash oyunlar ile hizmet veriyor.
29 Mart 2024, Cuma 16:54:40
  Giriş Yap veya Üye Ol (Ücretsiz)
  Mesaj Panosu   |  Arama   |  Üye Listesi   |  SSS   |  Profil   |  Özel Mesajlar   |  Giriş 
 

Graffiti (street art)

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Erenet.NET Forum Ana Sayfası -> Hobiler
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
maverick41
Erenet Upload Team


Kayıt: 20 Mayıs 2007
Üye No: 48118

MesajTarih: Pts Tem 30, 2007 11:43 pm    Mesaj konusu: Graffiti (street art) Alıntıyla Cevap Ver

Sanat, oyun, protesto, yaramazlık ne derseniz deyin, bizler güvenli olduğunu düşündüğümüz sıcacık yataklarımızda mışıl mışıl uyurken şehrin yüzü değişiyor. Bazıları, kimsecikler bakmıyorken sokakları baştan yaratıyor. Kaç kişi ya da kim olduklarının pek bir önemi yok; onlar da zaten bireysel şöhretlerin peşinde değiller, sanat galerilerinde sergilenmeye ‘layık’ görülecek ‘çerçevelenmiş’ düşüncelerin bir parçası olmak istemiyorlar. Tek dertleri, kendilerinden izinsiz reklam panoları ve ilanlarla işgal edilen sokaklarını geri alabilmek.

Sokak sanatı (ya da daha yaygın ama İngilizce bir deyimle Street Art), deyince insanların aklına çoğunlukla Graffiti geliyor ama aslında Graffiti bu akımın sadece bir parçası. Sokak sanatçıları, en büyük silahları sprey boyalar olan ve işlerini en kısa zamanda bitirmeye progranmış Graffiticilerin tersine daha resmi sanat teknikleriyle ve çok daha uzun zaman dilimleri dahilinde çalışıyorlar. Bu bağlamda sokak sanatçılarının illegal olarak gözetilen ve polis angaryası altında bulunan durumların içinde hayatta kalmayı başardığı ve hatta hızla büyüdüğünü söylemek mümkün. Bu akım, şablon, sticker gibi tekniklerin ve reklam kültürünün provokatif özelliklerini adapte ederek, gizemli, bulaşıcı ve ilgili kalmayı başarıyor.

Üstelik gizemli herşey gibi bu akım da saman altından bütün dünyayı etkisi altına almaya başladı bile. Başladığı yer olarak kabul edilen New York dışında özellikle Londra, Berlin ve Tokyo gibi dışardan herşeyin mükemmel gözüktüğü ama şık topuklu ayakkabıların sesleriyle çınlayan hip sokaklarının altında çaktırmadan büyüyen altkültürler sayesinde çatırdamaya yüz tutan kaldırımlarla dolu büyükbaş dünya kentleri dışında Rio De Janerio, Lyon ve hatta İstanbul gibi şehirlerde de kendini göstermeye başladı. Bu akıma yer veren dergi ve galerilerin sayısı giderek artıyor, insanlar her adım başı karşılarına çıkan duvar yazıları, sticker yahut şablon resimlere bir anlam veremiyor ve nereden, hangi amaçla türediklerini merak ediyorlar. Üstelik her akım gibi sokak sanatının yaygınlığı ve potansiyel gücü de reklamcıların gözünden kaçmadı ve şimdilerde hedef kitlesi özellikle gençler olan çoğu marka, iletişim aracı olarak kendine bu salgını seçmiş durumda.

Sokak sanatı demek, sokakta büyüyen sanat demek. Yani sözlük anlamıyla bile bu işle ilgili bir ilegal durum söz konusu. Graffiti kültürüyle özdeşleşen vandallık, kurallara aykırı davranma vs gibi olumsuz ve ‘göz korkutan’ tanımlamalar sokak sanatı için de kullanılıyor ama araçların ve onları kullanışın farklılığından dolayı çoğu yerde sokak sanatı için post-graffiti yahut doğasına uygun şekilde daha sarsıcı bir sokak diliyle ‘gerilla sanatı’ deyimlerini uygun görenler de mevcut.

Aslında bu akımın tam olarak kim tarafından ne zaman başlatıldığı bilinmiyor bu yüzden Graffiti’nin çıkış zamanları, Street Art’ın da temellerinin atıldığı zaman olarak kabul ediliyor ve 80’lerde Amerika’daki reklam furyası ve sanatın elitleştirmesi çabalarının tavana vurmasıyla da hız kazanıyor. Mottosunun ise genel bir tabirle reklamverenler ve büyük kuruluşlar tarafından satın alınmış alanları geri almak ya da bu alanların dinamiklerini bir takım görseller kullanarak değiştirmek olduğu söylenebilir. Ayrıca bu akımın sırf resim, şablon, yazı, sticker ya da posterden ibaret olduğunu söylemek de yanlış olur. Sokak müzisyenleri, tiyatrocuları ve duvarlara projekte edilen kısa ya da uzun filmler de bu akıma dahil edilebiliyor. Üstelik hem mekan hem de araç konusunda herhangi bir sınırlaması olmadığı için bu listenin genişleyebilmesi de olası. Özetle, herkesin görebileceği yerlerde yapılan anonim provakasyonlar.

Sokak sanatının en popüler formlarından biri, halihazırda billboard’larda bulunan reklam ilanlarındaki mesajları sticker’lar ya da başka araçlar kullanarak başka bir absürd şeye ‘dönüştürmek’. Bu gibi işler hem amaçladıkları dikkati daha çabuk şekilde çekiyorlar, hem de bu sanatın var olma sebebi olan ‘sokaklarımızı geri istiyoruz’ savunmasını zeki bir şekilde uygulamaya koyarak hakkını veriyorlar.

Underground haraketlerin bile çoğu zaman mainstream’in kıskaçlarına takıldığı bir gerçek. Bunun en büyük kanıtı, birçok sokak sanatçısının bugün neredeyse herkes tarafından tanınıyor olması ve işlerinin tam da karşısında durdukları mecralar (reklam sektörü) tarafından sömürülür hale gelmesi. Buna en büyük örnek olarak Shepard Fairey'nin Obey Giant sticker ve posterleri gösterilebilir (bu posterlerin bıyık takılmış ve DJ’lenmiş hallerini Türkiye’de bile gördük!). Ayrıca Neckface, Adbusters ve Banksy gibi ismi cismi belli olmayan genç sanatçıların gayet provokatif işleri, gazetelerin manşetlerinden ve elit sanatçı masalarındaki içkili muhabbetlerden düşmüyor.

Her ne kadar bu akımın başlıca malzemeleri her an yanınızda taşıyabileceğiniz kadar basit bulunabilen şeyler olsa da, sokak sanatının en meşhur eserlerinden biri, Arturo Di Modica’nın 1989 yılının kasım ayında New York Stock Exchange’in tam karşısına diktiği ‘Charging Bull’ adını taşıyan bronz bir heykel. İzin alınmadan yerleştirilmiş olan bu heykel kısa sürede New York’un alameti farikalarından biri haline geldi ve bir süre
sonra bulunduğu noktadan birkaç blok ötedeki Bowling Green Plaza’da sabitlendi.
Heykel ayrıca kendisi gibi diğer birçok sokak enstelasyonunun da önünü açtı. Mesela Fabricators of the Attachment grubundan Jason Sprinkle, Seattle’da bulunan ‘Hammering Man’ heykeline bir zincir bağlamıştı. Ta 60’lı yıllarda ise Amsterdamlı bir sokak sanatı grubu olan The Provos üyeleri, Noel Baba kostümleri giyinerek bir mağazanın mallarını isinsiz şekilde çocuklara dağıtmışlardı. Bu duruma polisin tepkisi pek hoşgörülü olmamıştı tabii; polis onlarca Noel Baba’yı çocukların gözü önünde tutuklamıştı.

Sokak sokak içindir

Graffiti için ‘sokaklar’, bir nevi kent yaşamını eleştirmek için en uygun ve ironik platformu oluşturuyordu. Peki günümüzün sokak sanatçıları için sokak kelimesi ne ifade ediyor?

Michael De Feo: Sokaklar, benim için özellikle New York, bitmek tükenmek bilmeyen bir ilham ve heyecan kaynağı demek. Sokaklara kendimizden birşey katıyor olmak demek, yaşadığın yere birşeyler katmak demek...

Dan Witz: Sokaklar benim için her anlamda özgürlüğü ifade ediyor. Özellikle sanatsal açıdan bütün o kariyer iniş çıkışlarıyla uğraşmak zorunda kalmıyor ve insanın ruhunu emen binbir türlü pis işin döndüğü endüstrinin bir parçası olmaktan kurtuluyorsunuz. Ben sokağa çıkıyor ve içimden geldiği gibi eğlenmeye bakıyorum, ne herhangi birine karşı bir sorumluluğum, ne bir beklentim, ne de sanat dünyasında neler olup bittiğiyle ilgili kafamı yoran hiçbir şey olmuyor. Aslında sanat dünyasına karşı olduğum filan da yok, müze ve galerileri çok seviyorum, sadece sanatın bodguard’larla korunması ve sokaktaki adamdan bu kadar izole edilmesinden hoşlanmıyorum o kadar. Galiba sokaklar beni bu konuda alarmda tuttukları için önem taşıyor. Burada rahatsız edici birşey, süregelen bir tedirginlik var ve bu da insanın gözünün hep açık olmasını sağlıyor.

Faile grubundan Patrick: “Street art” bence Graffiti dışında sokaklarda oluşan ve kurumsal olmayan her türlü sanat akımını içine alan bir terim. Çok fazla kullanıldığı için sanki biraz anlamının yitirmiş gibi gelebilir ama öyle değil.

İnternet destek mi köstek mi?

Sokak sanatı tanımlamasını duyan birçok insanın aklına ilk olarak şehir merkezleri ya da sanayi bölgelerinde yapılan tahribat ve değişiklikler geliyor; ama aslında bu akımın en heyecanlı işlerinden bazılarının şehir merkezlerinden çok çok uzaklara yapıldığı gerçeği göz ardı ediliyor. Mesela Andy Goldsworthy de bir sokak sanatçısı olarak anılıyor ama çalışmalarını asla şehir merkezlerinde göremezsiniz, o oyun alanı olarak daha çok şehir merkezlerinden epey uzak ve kırsal bölgeleri seçiyor. İnternetin yaygınlaşmasından evvel, işlerinizin görülebilir olmasını ya da bir sokak grubuna dahil olmayı istediğinizde herkesin çalıştığı yerlerde sanatınızı icra etmeniz gerekirdi, bu yüzden bu akımın en fazla görüldüğü yerler büyük şehirlerin merkezleriydi. Ama kablolu paylaşım sayesinde dünyanın istediğiniz herhangi bir noktasına püskürttüğünüz boyayı gezegenimizin geri kalanının algılarına sunmak mümkün. Sonuç olarak bu akımın çıkış noktası, hayatınızı geçirdiğiniz mekanları sanatınıza dahil etmek. Şehirler palet, duvarlar kocaman birer tuval. Bu arada sokak sanatının sınırlarının giderek genişlemesi de heyecan verici; artık sadece şehir duvarlarında değil, deniz kenarları ve dağlarda bile bu işin örneklerine rastlamak mümkün.

Peki dünyadaki kültürel, politik ve ekonomik farklılıklar göz önünde bulundurulursa, bu internet sayesinde her an her yerde olma durumunun etkileri neler oluyor? Yararlarını bir kenara bırakırsak ne gibi yan etkileri mevcut?

Faile grubundan Patrick: İnternet sayesinde daha fazla insana ulaşabiliyoruz. Çeşitli ülkelerden röportaj, festival vs teklifleri geliyor, böylece değişik kültürlerle tanışıp ufkumuzu genişletebiliyoruz ki bunlar bence bir sanatçı için paha biçilmez fırsatlar; normalde sadece televizyondan duyabileceğimiz şeyleri birebir tecrübe edebiliyoruz. Oturduğunuz yerden kendinizi geliştiremezsiniz. Dünyadaki farklı kültürlerle sanat sayesinde kaynaşmak, kötü niyetli politikayı da arka plana itiyor; insanlar birbirlerine açılıyorlar ve normalde asla hayal bile edemeyeceğiniz şeyler gerçekleşebiliyor.

M. De Feo: İnternet, çevresinde böyle şeyler gözlemleyemeyen bir insana bile sokak sanatını başka şehirlerden takip etmesine olanak sağlıyor. Başka türlü nasıl evinizden tek bir tık sayesinde herhangi bir sokaktaki yeni çalışmaları görme imkanına sahip olabilirsiniz ki? İnternet kesinlikle sokak sanatı ruhuyla mükemmel bir şekilde uyuşuyor.
Öte yandan internet bu akımın daha çok insan tarafından bilinmesini sağlarken, aynı zamanda içinde sokak ruhuyla çelişen başka şeyler de barındırdığı kesin. Dergi ve internetin bu işlere ulaşmayı kolaylaştırdığı gerçeği bir yana, seyirciyi akımın asıl ait olduğu yerden, yani sokaklardan uazaklaştırıyor. Sokaktaki işlerin hiçbiri herhangi bir yetkili kişinin seçkisinin bir sonucu değil, nereden geldiğini bilmezsiniz ve anlamı da burada yatar. Bunu ‘online’ bir şekilde tecrübe etmek aynı şey değil yani.

Dan Witz: İnternetin sokak sanatını şu anda olduğu konuma getiren yegane araç olduğu konusunda şüphe yok. Beni korkutan tek şey var, o da internetin bunu bir trend haline getirdiği gerçeği. Sokak sanatının acilen bir moda akımı olarak algılanmasının engellenmesi gerekiyor.

Tabii bir de bütün herşeyin yanlış anlaşılmış olma ihtimali de var. Ya bizim sokak sanatçıları dediğimiz kişilerin sanatla yakından uzaktan alakaları yoksa ve bu işi sadece kendilerini memnun etmek için yapıyorlarsa? Sokakta gördüğümüz her işin sahibinin kendisini sanata adamasını beklemek zaten biraz abes olur. Özellikle yaşları küçük olanlar sokakları, kendilerini geliştirebilecekleri özgür platformlar olarak görüyor.
Aslında bunda yanlış bir şey de yok. Sokaklarını geri isteyen biri, yapılan işi beğenmiyorsa bile bu konuda onunla kolkola çalışacak her boya tutan ele açık.

Sanatı ‘satmak’

İnternetle birlikte gelen popülarite sayesinde sokak sanatının giderek daha ticari amaçlarla da kulanılmaya başlandığına yazının başında değinmiştik. Sonuç olarak sadece Graffiti değil, punk-hardcore ve kaykay kültürüyle de yakından alakadar bir akımdan bahsediyoruz ve bahsi geçen bu kültürlerin de zamanında piyasa tarafından sömürüldüğü de bir gerçek. Bir yandan da bu sanatçıların bir şekilde para kazanması gerekiyor. Peki sanat ve ticaret arasında nasıl bir denge kurulmalı? Sokaktaki ve bir t-shirt üzerindeki sanatı nasıl ayırd edip, neye göre değerlendirmeliyiz?

Dan Witz: Şahsen bu işi yaparak geçinebildiğimi söyleyemem. Yine de itiraf etmeliyim; sanki bu işten para kazanmaya başladığım zaman yaptığım şeylerin kalitesinin düşeceğine dair bir önyargım var, ama tabii bu sadece benle ilgili bir durum. Ticari başarı denildiğinde hala korkuyorum. Şunu kabul etmek lazım, sanat tarihi tamamen iyi sanatçılardan değil, işini bilen, hayatta kalabilmek için oyunu kuralına göre oynayan sanatçılardan ibaret daha çok.

M. De Feo: Açıkcası bu işi yaparak kazandığım para kullandığım malzemenin masraflarını bile karşılamıyor; ama bu işi para için yapmadığımdan pek de umursamıyorum. Bir sanatçı olarak kendime ve sanatıma karşı sorumluluklarım var; yaptığım işte dürüst ve samimi olmalıyım. Bu şekilde ortaya çıkardığım şeyleri diğer insanlar da beğenir ve takdir ederlerse ne ala.

Swoon: Bu konuda kafam biraz karışık. Üzerinde benim işlerimin olduğu bir tabak filan görsem, midem bulanmaya başlar herhalde. Tüketim çılgınlığı karşında elllerim titriyor. Piyasanın bu kadar çıkarcı ve iki yüzlü olmasını hazmedemiyorum. Diğer taraftan ne kadar böyle şeylere karşı antipati sahibi olsam da, sanatın fincan, yastık filan gibi gündelik eşyalarda kullanılması, sanatçı ve izleyici arasındaki o asil olduğu varsayılan mesafeleri daraltıyor gibi geliyor ve bu çok hoşuma gidiyor.

Faile grubundan Patrick: Bence bu gibi kullanımlar sanatın değerini filan düşürmüyor; hatta hiçbir işinize yaramayacak, sırf duvarda asılı duracak bir şeye bir sürü para vermektense, ayakkabı ya da sweatshirt gibi işinize yarayacak yerlerde kullanılan sanat bence çok daha anlamlı.

Peki sonumuz ne olacak?

Herkesin ortak umudu, Street Art’ın reklamla arasında kurulan talihsiz bağlantıdan kurtulacağı ve en büyük amacının insanları gülümsetmek olduğu güzel günlerine geri döneceği. Ayrıca bu işle ilgilenenlerin sadece gözü kara, isyankar ve ne yaptığını bilmeyen gençler olduğu önyargısının da yok olması gerekiyor, çünkü sokakları boyamak gerçekten tehlikeli ve çok çalışma gerektiren bir iş, üstelik ne yaparsanız yapın eserlerinizin dışarıdan gelecek yıpranmaya karşı çok savunmasız ve dayanıksız olduğu da doğru. Yine de bu işe baş koyanları kolay kolay pes etmeye pek niyeti yok, çünkü herşeyden önce çok eğleniyorlar ve bu işin nereye gideceği konusu da birinci derecede onları ilgilendiriyor.

Alıntıdır.
_________________
~SimoneSimons~
Resim
 Başa Dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
Admin
Designer


Kayıt: 08 Mart 2005
Üye No: 2
Nereden: Erenet

MesajTarih: Pts Tem 30, 2007 11:59 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver

djalx'in uzmanlık alanı Laughing
_________________
Resim
 Başa Dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Erenet.NET Forum Ana Sayfası -> Hobiler Tüm saatler GMT + 3 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

Erenet Forum
 
En Güzel 3D Oyunlar 3doyunlar.net Sitesinde | Ana Sayfa | Forum | Arama | Üyeler |

Bilgi Dağarcığı: Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.

Günlük BurçlarGünün SözüOyun HileleriPosta KodlarıReklamİletişimKullanım Koşullarıİstatistik

Erenet.NET'in içerik kod yazılımının bir kısmı PHP sitesine aittir. Design: Erenet.info
(IP) Copyright © 2005 by Erenet.NET

Sitemiz en iyi Firefox tarayıcı ile 1024x768 çözünürlükte görüntülenir

Animasyon filmlerimizi beğendiyseniz çizgi film izle sitemizden birbirinden eğlenceli çizgi filmleri seyredebilirsiniz.
3 boyutlu oyunlar yayınlayan unity 3d oyunlar sitesi ile 3 boyutlu oyun oynayabilirsiniz.
Bilgisayar oyunları için oyun hileleri arıyorsanız gamend.net'i ziyaret ediniz.

Bu sayfanın uygunsuz olduğunu düşünüyorsanız lütfen bize bildirin.
E-Posta

Tanıtımı Kapat X

Reklamı Göster